27 Kasım 2011 Pazar

Pronovias Gelinlikleri 2012

Pronovias gelinlikte bir klasik,
Fazla söze hacet yok aslında resimler tüm sözlerin önüne geçecektir sanırım...
Görsel bir şölen için buyrun öyleyse :)







Fotoğraflar;
www.bestbridalprices.com

25 Kasım 2011 Cuma

Tülin Şahin

 
Tülin Şahin;
Her zaman şık,bakımlı,özel hayatı ve iş hayatında başarılı,çalışkan ve bitmek bilmeyen bir hayat enerjisi var.
Türkiye'de takdir ettiğim ve beğendiğim ünlülerin arasında...
Ünlü ünsüz bir çok kişiye de örnek olduğuna eminim....:)




Fotoğraflar ; 
www.tuliss.com
www.tulinsahin.com
www.tulinsahinfan.com 
www.startv.com.tr


22 Kasım 2011 Salı

Bohem Tarzın En İyi Temsilcileri

Rahatı severim,renkleri severim,takıları severim,özgürlüğü severim ama bu tarz nedense bana göre değil.Bohem tarz bunların hepsini bir arada kullabilmek sanırım ben hepsini ayrı ayrı kullanabiliyorum :)
Ama bu tarzın çok iyi temsilcileri var tabiki;
Sienna Miller, Kate Moss, Nicole Richie, Mary-Kate ve Ashley Olsen bunların öncüleri
sizde bu tam benim tarzım diyenlerdenseniz Bohem tarz ünlülerine göz atmanızı tavsiye ederim.
Buyrun öyleyse :))









 



 
  


21 Kasım 2011 Pazartesi

Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti - Bölüm 1

Bir Alacakaranlık fanatiği olarak tabiki Hafta sonu, Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti 1.Bölümü seyretmeye gittim :)
Diğer bölümlerden çok daha güzel geldi bana.2.Bölümü sabırsızlıkla bekliyorum umarım çok uzun sürmez :(

Oyuncular : Kristen Stewart Robert Pattinson,  Ashley Greene,  Taylor Lautner,  Kellan Lutz,  Jackson Rathbone,  Nikki Reed,  Anna Kendrick,  Peter Facinelli,  Elizabeth Reaser,  Maggie Grace,  Billy Burke,  Jamie Campbell Bower,  Alex Meraz,  Cameron Bright,  Michael Welch,  Lee Pace,  Charlie Bewley,  Christian Serratos,  Rami Malek,  Gil Birmingham,  Justin Chon,  Bronson Pelletier,  Daniel Cudmore,  Kiowa Gordon,  Booboo Stewart,  Sarah Clarke,  Chaske Spencer,  Tinsel Korey,  Julia Jones,  Christopher Heyerdahl,  Tyson Houseman,  Mackenzie Foy,  MyAnna Buring,  Mia Maestro,  Christian Camargo,  Omar Metwally,  Ty Olsson,  Wendell Pierce,  Toni Trucks,  Janelle Froehlich,  Amadou Ly,  Judith Shekoni,  Casey Labow,  Guri Weinberg,  Andrea Gabriel,  Erik Odom

Filmin Konusuna gelince...

Bir vampiri sevdiğinizde, seçim hakkınız kalmaz. Bunun sevdiğiniz kişiyi inciteceğini bile bile nasıl kaçar, nasıl savaşırdınız? Sevdiğinize verebileceğiniz tek şey hayatınızsa, nasıl vermemezlik ederdiniz? Ya onu gerçekten seviyorsanız? Vazgeçilmez bir şekilde bir vampire âşık olmak, Bella Swan için, bir fantezi ve kâbusun gerçeğe karışmasıdır. Edward Cullen'a duyduğu yoğun tutkuyla bir tarafa, kurt adam Jacob Black ile arasındaki derin bağ ile öbür tarafa çekilmiş bir halde, nihai dönüm noktasına ulaşmak için kayıplar ve mücadele dolu çalkantılı bir yıl geçirmiştir. Artık kaçınılmaz bir seçimle karşı karşıyadır; ya ölümsüzlerin karanlık ama çekici dünyasına katılacak, ya da iki kabilenin arasında insan olarak hayatına devam edecektir. Bella artık kararını vermiştir ve kendisini muhtemelen yıkıcı ve anlaşılmaz sonuçları olacak benzeri görülmemiş bir olaylar zincirinin içinde bulur. Önce Alacakaranlık'ta yıpranmış olduğunu, ardından Yeniay ve Tutulma'da da dağılıp koptuğunu gördüğümüz ipler, artık tamamen düzeltilip bir araya gelecek gibi görünüyor. Peki ya bu sonsuza kadar gerçekleşmezse?
 
Bu tarz filimlerden hoşlanıyorsanız sıkılmayacağınıza eminim...
İyi Seyirler...












17 Kasım 2011 Perşembe

Titanik....

Denizcilik tarihinin gelmiş geçmiş en büyük kazası ne diye sorsalar sanırım hepimiz Titanik deriz.
Gerçekte de böyledir.Peki Titanik kazasının arkasındaki gizemden haberdar mısınız?
Bakın bakalım.....Batmaz denilen geminin batışındaki sır ne?

 Morgan Robertson,1861´de doğumlu bir Amerikalı,yaptığı çeşitli işlerden sonra Kipling' in bir öyküsünü okudu ve yazar olmaya karar verdi. İlk öyküsü 25 $´a satıldı, daha sonra yazdığı 10 öyküden ise 1000 $ kazandı. Yazmak ona artık kolay ve kazançlı geliyordu. 1897 yılının bir kış gecesinde 24.Caddedeki dairesinde yeni bir deniz öyküsü yazmayı planladı. Bu bir uzun öykü olacaktı Hayalinde dev bir yolcu gemisi vardı, asla batmayan bir gemi. Bir aşk teması üzerine kurulu olan öykünün kahramanları bu dev gemiye binip, İngiltere'den ABD'ye gidiyorlardı ve aşk hikayesi dünyanın en lüks gemisinde sürecekti. Ama öykünün hayali kahramanları beklenmedik bir sürprizle karşılaşacaklar ve bir deniz kazası batmaz denen gemiyi okyanusun dibine yollanacaktı. Robertson'un teması buydu, oturup yazmaya başladı ve öyküye iki isim verdi; "Futility"yani "Nafile" ve "Titan Kazası"... Evet, yanlış okumadınız; Titan... Şimdi beraberce Robertson'un romanından bir bölümü; "Titan"ın batış sahnesini okuyalım.

"Gözcü haykırdı; Buzdağı! Birinci subay, kaptana haber verdi ve derhal makine dairesine tornistan emri verildi. Fakat dev gemi durmuyordu, hızını kesmesi için zaman lazımdı ve sisler arasında görünen buzdağı yaklaşıyordu. Aşağıdan ise orkestranın ve eğlenen insanların sesleri duyuluyordu. Sonra buzdağı gemiye ulaştı, bu arada gemi ters çalışan pervanelerin gayretiyle yan dönmüştü ama yetersizdi ve kaptanla yardımcılarının çaresiz bakışları arasında buzdağı Titan'ın sancak tarafına çarptı. Darbe hafifti hatta pek hissedilmedi, kaptan o anda ucuz atlattık diye düşünüyordu. Ama birkaç dakika sonra gemi birden yan yattı, buzdağı asıl yarayı su kesiminin altında açmıştı, yara öldürücüydü çünkü uğursuz buzdağı Titan'ın bordasını jilet gibi keserek, parçalamıştı."

Daha sonra Robertson öyküye; gemi hızla su aldığını. Alarm verildiğini, filikaların indirilerek, önce kadınlar ve çocuklar bindirildiğini, yardım çağrıları yapılırken, Avrupa'nın en ünlü ve zengin ailelerinin mensuplarnın birbirlerine ebediyen veda ederken, dev yolcu gemisi Titan’ın buzlu kutup sularına hızla gömüldüğünü anlatarak devam ediyordu. Ve Robertson 1898 yılında öyküsünü küçük bir kitap olarak yayınladı. Kitap onu çok daha sonra ölümsüz yapacaktı, dünyanın en çarpıcı ve en dehşet verici kehanetini yazmıştı ama sonuç yayınladığı dönem için aynen kitabın adı gibiydi yani "Nafile"

Aradan 14 yıl geçti ve başka bir zamanda, başka bir gemi, asla batmaz denen dünyanın en lüks ve en büyük yolcu gemisi Titanik, İngiltere’nin Southampton limanından yeni dünyaya doğru denize açıldı. Sonra, 1912 yılında 14 Nisan'ı, 15 Nisan' a bağlayan gecede sisler arasından birden ortaya çıkan bir buzdağı batmaz denen Titanik’in katili olacaktı. Yukarda okuduğunuz Robertson'un romanındaki batış sahnesi aynen gerçekleşti. Sadece o kadar mı? Bakın Morgan Robertson Titanik'den 14 yıl önce yazdığı romanında daha neleri bilmişti;

*Robertson'un romanındaki Titan adlı gemi Southampton limanından yola çıkıyordu ve 14 yıl sonra Titanik de aynı limandan yola çıktı.

*Romandaki gemi ile, Titanik arasında sadece 4 metre fark vardı. Titan 248 metre, Titanik 252 metreydi.

*İki geminin ağırlıkları da çok yakındı. Robertson romanında Titan'ı 70.000 ton ağırlığında yazmıştı; Gerçek Titanik ise 66.000 tondu.

*Her iki geminin de üç pervanesi vardı ve her ikisi de 3000’er yolcu taşıyorlardı. Gerek romandaki hayali Titan'a gerekse de gerçek Titanik'e Avrupa nın sayılı zenginleri ve ünlü aileleri binmişlerdi.

*Robertson'un romanındaki dev Titan, New Foundland yakınında; Kuzey Atlantik de bir buzdağına çarparak battı ve işte inanılmaz ama gerçek; Talihsiz Titanik de 14 yıl sonra aynı koordinatta, aynen romandaki benzeri gibi bir buzdağına çarparak okyanusa gömüldü.

*Ve her iki gemide de; yeterince cankurtan filikası yoktu; Robertson romanındaki gemide 24 filika bulunduğunu yazıyordu; Titanik de ise 22 filika vardı ve bu yüzden can kaybı büyük oldu.

*Sonra... Gerçek kazanın sonucunda 1513 yolcu boğularak öldü ve kayboldu. Aynen 14 yıl önceki romanda yazıldığı gibi... Robertson'un romanındaki Titan'da ise 1500 kişi ölüyordu. Her iki gemi de 3000 kişilikti ve Titanik'e 2224 kişi binmişti.

*Aynı asla batmaz denen gemi, Aynı yerden aynı yere yolculuk, Aynı tarihte, aynı yerde kaza, Aynı buzdağı ve aynı tür batış, Aynı yolcu ve ölü sayısı, Hatta iki gemi de batarken orkestranın ilahi çalmasına kadar...

Morgan Robertson başarılı olamadı, kitabı satmadı, daha sonra yazdıkları da ilgi görmedi. Bunalıma girerek, bir hastanede psikolojik tedavi gördü. Sonra yeni biröykü yazdı, bir Fransız dergisinde yayınlanan bu öyküde de, denizaltılardan söz ediyor ve periskopu tarif ediyordu. Ama yine ilgi görmedi. Başarısız bir yazar olarak, Mart 1915'de bir otel odasında ayakta geçirdiği bir kalp kriziyle yaşama veda etti. Asıl inanılmaz olay burada çünkü Robertson Mart 1915de öldü. Yani gerçek Titanik in batışından üç yıl sonra...Ve hiç kimse Robertsonla ilgilenmedi, yine kimse farketmedi ve hiç kimse onun 14 yıl önce Titaniki aynen nasıl anlatabildiğini merak etmedi.Kimse onu anımsamadı, ta ki 1980lerde inanılmaz olaylarla ilgili araştırmalar yapılıncaya kadar...

 Titanik hakkında ki bu gizemi Maxime Chatam'ın "Kaosun Sırları" kitabını okuduğum zaman öğrenmiş ve gerçekliğine inanamamıştım.Düşünsenize Büyük Titanik kazasından tam 14 yıl önce yazılmış ve çok büyük benzerlikler taşıyan bir kitap.İnsanın bunun bir rastlantı olabileceğini aklı almıyor.










 


Sinop-Erfelek / tatlıca Şelaleleri

Cennet Türkiyemde görmek İstediğim yerlerden bir yenisi daha...:))
Sinop Erfelekte bulunan Tatlıca Şelaleleri...
İsterseniz Önce Sinop Erfelek hakkında kısa bir bilgi vereyim...
Sinop’a 28 Km uzaklıkta, küçük ve şirin bir ilçedir ERFELEK. Eskiden halk arasında Cumayanı adıyla anılırmış. Bilinen geçmişi, yerleşim yeri olarak 1750 li yıllara dayanır. 1876 yılında Bucak olan beldenin adı Karasu olarak değiştirilmiş. 1911 yılında Nahiye merkezi olarak teşkilatlanan Karasu,1960 yılının 1 Nisan günü, tatlı bir," Nisan bir "şakası gibi ilçe statüsü kazanmıştır.
Bu şirin ilçe, bu günkü adını etrafındaki Erfelek ormanlarından almıştır.

Şelaleler diyarı Erfelek olarak anılır.Şelaleler;
Sinop il merkezine 42 km uzaklıkta, Erfelek İlçesi Tatlıca Köyü sınırları içerisindedir. Aynı vadi içinde art arda sıralanmış 30'a yakın irili ufaklı şelaleden oluşmuştur. Bu özelliğiyle Dünyada benzeri yoktur. Dar ve 2 km uzunlukta bir vadi içinde, şelaleler kenarında kayın ormanları içinde yapılacak 2 saatlik yürüyüş oldukça zevkli ve heyecanlıdır. Doğal sit alanı olan bölgede trekking, piknik, gezi ve av turizmi olanakları sağlamaktadır.

Tatlıca Takım Şelaleleri :
28 Adet irili ufaklı şelaleden oluşur.1997 Yılında Erfelek Barajının yol yapım çalışmaları ile ulaşım sorunun ortadan kalkması sonucu gün yüzüne cıkmış kayıp bir vadide yer alırlar.
Horzum Şelaleleri : 10 Adet şelaleden oluşur
Hasandere Şelaleleri : 2 adet Şelaleden oluşur
Kızılcaelma Şelalesi ve Deli Kızın Şelalesi mutlaka görülmesi gereken doğal zenginliklerdir.












16 Kasım 2011 Çarşamba